Gençler ve çocuklar, içinde bulundukları dönem özelliğinden dolayı duygu ve düşüncelerinde, ilişkilerinde belirgin ve ani değişiklikler gösteren gruptur. Genç, içinde yaşadığı dünyayı anlamlandırmaya çalışırken, bir taraftan da vücudunda ortaya çıkan değişikliklere uyum sağlama çabası içindedir. Bu karmaşık dönem içinde gençlerin ve çocukların yaşadıkları olayları algılamaları ve yorumlamaları abartılı olmaktadır. İlişkilerinde ani kararlar alıp düşünmeden, istekleri ve dürtüleri doğrultusunda öfkeli ve fevrî davranım içinde olabilirler. Gençlerin bu ruh hali içinde, sıkıntılı, şiddet, uyum bozukluklarıyla birlikte davranım bozuklukları ve değişiklikleri daha hızlı ve şiddetli bir biçimde kendini gösterebilir. Gençlerde ve çocuklarda yaşanan olumsuzlukları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
– İlişkilerinde geri çekilme,
– İlgi ve etkinliklerde azalma,
– Huzursuzluk,
– Boşluk duygusu,
– Uyku ve iştah bozuklukları,
– Tik,
– Hırsızlık, saldırganlık, yalancılık,
– Evden kaçma, alkol ve madde kullanma,
– Yalnız yatamama, gece korkuları.
Yukarıda saydığımız gencin yaşadığı sıkıntılar, gencin bireysel ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkilemekte, çevresiyle ve bire bir ilişkilerinde uyum problemleri yaşamasına yol açmaktadır.
Son zamanlarda bize başvuran ailelerden gözlediğimiz çok önemli bir noktayı belirtmek istiyorum. Çocuklardaki ve gençlerdeki güzel davranım değişikliklerinin çok önemsenmediği, ancak çok büyük bir davranım bozukluğu gündeme geldiğinde hekime gelindiğini görüyoruz. Oysaki çocuktaki ve gençteki en ufak bir değişiklik ileriki dönemlerde ortaya çıkacak büyük bir davranım kusurunun habercisi olabilir.
Bunun için çocuklarımızı gözlemeliyiz. Onlarda ortaya çıkan birtakım tavır ve davranış bozukluklarının nedenlerini araştırmalıyız. Bunu yaparken çocuklarımıza nasıl yaklaşmalıyız?
– Öncelikle gençlerimize ve çocuklarımıza zaman ayırmalıyız.
– Onları bulundukları çevre ve ilişkileri doğrultusunda anlamaya çalışmalıyız.
– İlişkilerimizde onları suçlayıcı, cezalandırıcı olmamalıyız.
– Onları çevremizde tanıdığımız diğer kişilerle karşılaştırıp yermemeliyiz.
– Kesinlikle onlarla olan ilişkilerimizde cezalandırıcı otorite rolünü benimseyip, onları anlamayan bir otorite konumuna düşmemeliyiz.
– Genç ve çocuklar öfkeli, huzursuz, saldırgan bir tutum içindeyse onların sakinleşmesini beklemeli, ona yaşadıkları konusunda yardımcı olmaya çalışan bir yakını olduğunu hissettirmeliyiz.
– Gençleri ve çocukları yaşadıkları zorluklar konusunda sık sık uyarma yerine, bunun nedenlerini ve çarelerini araştırmalı ve yardım konusunda çaba harcamalıyız.
Son zamanlarda gençlerde sıkça görülen intihar davranışının ardında da depresyon ve bunaltılı ruh halinin olduğunu gözlemliyoruz. Genç, bir taraftan kendisiyle mücadele ederken diğer taraftan çevresel problemlerinin artışıyla birlikte bunalmakta, kurtuluşunu intihar davranışı olarak ortaya koymaktadır. İntihar davranışını her şeyin çözümü olarak görmekte, bu ruh hali içinde intihar davranışına yönelmektedir. Genç, ilişkilerinde ve yaşamında bir tükenmişlik ve çaresizlik duygulanımı içinde, kendini bütün kötü giden olayların sebebi olarak algılamakta, belki de kendisiyle birlikte çevresini de bu kötü gidişten sorumlu tutup onları da cezalandırma düşüncesi içinde intihar girişiminde bulunmaktadır.
Gençlerde intihar olayı ani olarak ortaya çıkmaktadır. Gencin intihar sözleriyle düşüncesi önemsenmeli, dikkatle izlenmelidir.
Genci intihara sürükleyen faktörlerin başında:
– Çökkünlük, depresyon,
– Çaresizlik,
– Ailede uzun süren huzursuzluk,
– Sosyal ilişkilerde uyumsuzluk,
– Değersizlik duygusu,
– Kız ve erkek arkadaşlarıyla ilgili sorunlar,
– Okul sorunları,
– Sevgisizlik,
– Cinsel uyum sorunları,
– Alkol ve madde bağımlılığı gibi problemler gözlenmelidir.
Bu sorunların yelpazesi içinde gencin ve çocuğun yetişmesi, aile ve toplum için çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Tüm çalışmalar göstermiştir ki, çocuğun ve gencin ruh sağlıklarıyla ailenin durum ve tutumu arasında büyük bir ilişki söz konusudur. İdeal yöntemler bugüne kadar üretilememiştir. Buna rağmen gençlerimizi ve çocuklarımızı yetiştirirken nelerin doğru olduğunu, nelerin saptığını, nelerin kötü etkiler yaptığını daha iyi bilmekteyiz ve gençlerimizi bu bilgi birikimi ve tecrübelerimiz doğrultusunda eğitip, yetiştirmeliyiz.
Sonuç olarak: Çocuğu ve genci yetiştirirken bir anne-babanın işlevi, çocuklar ve gençlerin davranışlarını izleme, aksayan yönlerini tespit etme, bunların çözümü konusunda onu cesaretlendirip, yönlendirme etrafında yoğunlaşmalıdır.
GENÇLERİN İNTİHAR DAVRANIŞINI HANGİ DAVRANIŞLARDAN VE DURUMLARDAN ANLAYABİLİRİZ:
- Önceden intihar davranışları varsa bir daha deneyebilir.
- Sık sık “ Yaşamın bir anlamı yok, her şey boş, hiçbir şeyden zevk almıyorum. Öleyim de kurtulayım” şeklinde konuşmalar yapıyorsa size alarm veriyor demektir.
- Ailede “model” olarak intihar geçmişi varsa intihar riski artar.
- Gencin okulda ,ailede, özelikle başkalarının yanında küçük düşürülmesi, dayak atılması gibi durumlarda aniden intihar girişiminde bulunacağı unutulmamalıdır.
- Çok sevdiği ,aşırı düşkün olduğu birinin ölümü nedeniyle , hele birde kendisini onun ölümünden sorumlu tutuyorsa, ona kavuşmak, onu yalnız bırakmamak için intihar edebilir.
- Son zamanlarda ciddi kesici-yaralayıcı-öldürücü(bıçak-silah…) edinmeye ve taşımaya başladıysa ya kendisine yada başkasına zarar verebilir.Çünkü intihar dinamiğinde “ÖLME ,ÖLDÜRME VE ÖLDÜRÜLME” gerçeği vardır.
- Sık sık araba kazaları yapıyor ve çok süratli, tehlikeli araç kullanıyorsa altında ölme isteği yatabilir.
- Kendisine biyolojik,psikolojik,sosyal açıdan zarar verdiği halde alkol ve madde kullanmaya devam ediyor ve tedaviyi red ediyorsa buda yok olma isteğinin bir göstergesi olabilir.
- Çocuk ve Gencin bir yakını veya başka biri tarafından cinsel tacize uğratılmasıda intihar için risktir.
- Kronik ve “çaresiz” gibi varsayılan bir fiziksel yada ruhsal hastalık varsa ,”nasıl olsa iyileşemeyecem” düşüncesiyle yaşam sonlandırılabilir.
AİLELER İNTİHAR DAVRANIŞINI NASIL ANLAYABİLİR VE NASIL TAVIR ALMALILAR?
Yukarıda özetlemeye çalıştığım davranış ve ipuçları varsa ciddiyetle üzerinde durmak gerekir.
-Kesinlikle genci aşağılamak, cezalandırmak gibi bir yola girmemek.
-Ona şevkat ve sevgi elini uzatarak iletişim kurulmalı.
-Eğer intihar girişiminden sağ kurtulduysa,olası bir risk için onun niyetini anlamak için sorular sorulmalıdır.Örneğin:”Neler yaşıyorsun,neler hissetin,tekrar hayatta olmak nasıl bir duygu,geleceğin için ne düşünüyorsun” gibi sorularla onu anlamaya çalışmalıyız.Bazı gençler “kurtulmaları”ndan hoşnut olmazlar ve en kısa zamanda tekrar girişimde bulunmak isterler.Yukarıdaki sorularla bunu anlayabilir ve ona yardımı çabuklaştırabiliriz.
-En kısa zamanda psikiyatristlerle konuyu müzakere edip bir yardım paketi hazırlamalıyız.
ASLA AŞAĞIDAKİ İFADELERİ VE DAVRANIŞLARI GÖSTERMEYELİM:
-“Bak hayat ne kadar güzel ,kuşlar ağaçlar, sevgi ,aşk aile okul, iş, gelecek…bunları düşün hayatına son vermeye değermi?”
-“Bizi rezil ettin, el alemin yüzüne nasıl bakacağız?”
-“Senin gibi çocuğum yok artık,ne halin varsa gör.”
-“Bir daha yaparsan bu sefer tam yap.”
-“Sana yaptıklarımızın karşılığı bumu olmalı, senden utanıyorum,tiksiniyorum”
Netice olarak ;İntihar olayı çok nedene bağlı bir sendromdur.Kendimiz,okulu,çevreyi, işyerini,toplumu, çocuğumuzun yapısını iyi analiz edip çok yönlü bir yaklaşımla soruna eğilmeliyiz.